Bu Blogda Ara

9 Ocak 2015 Cuma

Ütopik Reçete

Her zaman yaptığım gibi gözlerimi yumuyorum. İşte! Karşımda.
"Bal şelalesinden saçları rüzgarda dalgalanıyor. Buzulda yetişen elmadan yontulmuş yanaklarıysa kızarmış. Başka gezegenin ele geçmez cevheri, mücevherleri gibiydi dişleri."*
Ve bana gülümsüyordu...
Yaklaştı. Desenli kurabiyeleri andıran elleriyle ellerimi tuttu. 
Allah'ım!.. Şefkate ve merhamete ihtiyacım olduğunu nasıl da biliyordu. Konuşmadığım halde beni duyuyor, anlıyor, hissediyordu...
Bense... İlahi tecelliyi hissediyor, anlıyordum. Hem aşk dedikleri de bu değil miydi?
Peygamber şefkati sesiyle kulağıma fısıldadı. Kalbimden geçenleri tekrarlıyordu adeta: "Beraber yürüyelim olur mu..." dedi, "...varacağımız yere" dedi.
Sesimi çıkarmadım. Duygularımı ifade edebilecek bir söz, kelime, lisan bulamıyordum çünkü. Sadece bir daha bırakmak istemezcesine ellerini sıktım.
Ve yürümeye başladık. Yürümeyi henüz öğrenmiş bebekler gibiyiz...
Yürüyoruz,
Yürüyoruz,
Yürüyoruz...
Dünyayı, cehennemi, cenneti... her şeyi arkamızda bırakıyoruz.
İki iken bir oluyoruz, bir iken yok oluyoruz...


                                                                        K. Andoni

                                                                        Yer: N/A
                                                                        Tarih: N/A





*Murat Menteş-Korkma Ben Varım romanından alıntı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder